SEÇME HİKAYELER
Zemberek
(Olay Öyküsü)
Efendim, bizim evimiz Gemlik de eski bir göçmen mahallesindedir. Öyle güzel bir ev değildir, yani bir saray da yaşamıyoruz. Açık mavi boyası dökülmüş, köhne, balkonlu bir ev işte. Evde, ben, sayın babacığım ve anneciğim, anneannem, dedem ve halam ile oturuyoruz. Anlayacağınız üzeren bizim evimiz için nüfusumuz biraz fazla. Öyle çok paramız yoktur ama yaşamayı severiz, mesela anneme sabah bahçemizden bir çiçek götürsem bütün günü hoş geçer ya da bir gün sayın babamın elini öpmeye gitsem bana sorumluluklarının, işinin gücünün arasından başını kaldırıp sadece bana gösterdiği o aydınlık yüzü ile gülümser. Yine bir yaz günü babamın elini öpmeye gidiyorudum. Yolda ise yakında gideceğim okulu düşlüyordum. Yaz bitmek üzereydi ve dersler başlayacaktı ben de orta okuldan liseye gideceğim için okulumu değiştirmekteydim. İşte bu şekilde yeni okulumu düşünürken babanım odasına gelmişim. İçeri girip elini öptüm ve sonra o müthiş istekle suratına gülümseyerek karşılığını bekledim. Bir an o hisse kapıldım ama sonra başka bir işinin olduğunu anladım. Masanın çekmecesini açıp bana kocamanca gümüş bir saat verdi ve, “Al bakalım Celil bu senin olsun, okulunda yardımcı olur sana, zaman çok önemlidir yavrum.” dedi. Sayın babamın öğüde uymak için aynı zamanda da sınıfın tek bir saatlisi olduğum için her derste bir kaç defa yaleğimin cebinden çıkarıyor ve kaln, ağır bir sesle saati söylüyordum.
Bir gün sınıfın içinde sonbahar öğlese dalga dalga birikirken; sinekler botanik hocasının etrafında ve büyük pencelerin üzerinde mesut ve kayıtsız çiftleşiyor ve hocanın bahsettiği botanik tohumları, etrafımızı saran bol ve beyaz ışıkların içinde dönüp dolaşıyorlardı sanki. Bu esnada yanımda oturan çocuk, “Kaç dakika var?” dedi. Saate yeni yeni alışıyordum ve birden bire anlayamadım, “Neye kaç dakika var?” dedim. “Dersten çıkmaya canım!” dedi. Ben de anladığımı gösteren bir sesle, “Haa!” deyip saati söyledim. On yedi dakika kalmıştı ve herkes dersin sonunu büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu. Bu yüzden, sınıfın en arkasından, ortasından, öğretmenin masasının önünden bile saati merak edenler bana dönüyorlardı. Ben ise saatin bana ait olmasına rağmen sadece uykum geldiğinde ya da uzun tenefüslerde bakardım kocaman gümüş saatime.
Gene bir hendese derşindeydik. Birden yanımda oturan ve sıkılmış gözüken arkadaşım bana yaklaştı. Bu arkadaşımı pek severdim, bana diğerleri gibi sadece saat için bakmazdı. Aralarda bana bakıp gülümserdi, onu hendese dersine çalıştırırdım, bense o saati sormaktan ve diğerleri gibi olmaktan çekindiğini bildiğimden o sormadan kaç dakika kaldığını söylerdim. Neyse, o gün yine o sormadan saati söylemek için saatime bakacaktım ama karşılaştığım şey beni hiç bu kadar üzemezdi sanırım. Alt tarafı bir saatti ama babamın verdiği saati, insanlara saati söylediğim saati ama zembereği çalışmıyodu artık. İlk başta kuramadığımı düşünüp arkadaşıma mahçup bir şeklilde, “Kuramamışım galiba.” dedim. Ama ben kurdukça zemberek boşalıyordu sonra da mahzun mahzun, “Zembereği kırılmış.” dedi. Arkadaşım buna o zaman pek aldırış etmedi ama diğer ders Ruhiyat dersiydi ve bütün sınıf öğretmen dahil kaç dakika kaldığını merak ediyordu. Ben saati söyleyemezdim çünkü saatimin değerli zembereki kırılmıştı. Birden öğretmeniz sabırsız bir şekilde bana, “Celil efendi, yavrum, lütfen saate bakar mısın? Ben de bu sınıftan çıkıp gitmememe ne kadar kaldığını öğrenmek istiyorum.” dedi. Bense sadece, “Efendim, saatin zemberefi kırılmış.” diyebildim. O günden sonra bütün sınıf beni zembereğin o ürpertici yankısından etkilenerek o şekilde çağırıyordu. Sadece yanımda oturan arkadaşım bunu yapmıyodu.
Okula geldiğimden beri sevgili babacığım ile mektuplaşıyorduk, ben son mektubumda babama hissettiğim büyük mahcudiyeti sezdirmemeye çalışarak şunları yazdım;
"Muhterem babacığım,
Göndermiş olduğunuz 8 tarihli mektubu aldı. Ne kadar memnun oldum, tahmin edemezsiniz. Burada havalar çok iti gidiyordu. Fakat dün birdenbire gökyüzü bulutlarla kapandı. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Bu yağmurdan sonra ‘Nilüfer’ ovası çok güzelleşmiş. Penceremden bütün ova gözüküyorç sabahleyin bir deniz gibi üstünü sis kaplayan bu manzara, bana her zaman Gemlik’i hatırlatıyor –arkadaşım Gemlikliydi-, sizleri çok göreceğim geldi. Derslerime dediğiniz gibi muntazaman çalışmaktayım. Sonra babacığım, darılmazsanız size bir şey daha söyleyeceğim: Bana mektebe gelirken vermiş olduğunuz saat kırıldı. Hani içindeki demirden şey... Nasıl derler hani, o içindeki kıvır kıvır çelik şey... İşte o kırıldı. Bu hafta oraya giden olursa göndereceğim. Mektepte saat dolu babacığım. Saatin ne lüzumu var? Siz yaptırır, kullanırsız. Annemin ve sizin ellerinizden öper, hayır dualarınızı beklerim, babacığım.
Göndermiş olduğunuz 8 tarihli mektubu aldı. Ne kadar memnun oldum, tahmin edemezsiniz. Burada havalar çok iti gidiyordu. Fakat dün birdenbire gökyüzü bulutlarla kapandı. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Bu yağmurdan sonra ‘Nilüfer’ ovası çok güzelleşmiş. Penceremden bütün ova gözüküyorç sabahleyin bir deniz gibi üstünü sis kaplayan bu manzara, bana her zaman Gemlik’i hatırlatıyor –arkadaşım Gemlikliydi-, sizleri çok göreceğim geldi. Derslerime dediğiniz gibi muntazaman çalışmaktayım. Sonra babacığım, darılmazsanız size bir şey daha söyleyeceğim: Bana mektebe gelirken vermiş olduğunuz saat kırıldı. Hani içindeki demirden şey... Nasıl derler hani, o içindeki kıvır kıvır çelik şey... İşte o kırıldı. Bu hafta oraya giden olursa göndereceğim. Mektepte saat dolu babacığım. Saatin ne lüzumu var? Siz yaptırır, kullanırsız. Annemin ve sizin ellerinizden öper, hayır dualarınızı beklerim, babacığım.
Oğlunuz:Celil”
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbenim ece adındaki arkadaşıma benziyorsun
YanıtlaSilHa
SilKulkulkukukku
YanıtlaSilananız sikiym çok güzel hikaye
YanıtlaSilben de senin ananı sikim
Silüüüü
YanıtlaSilHocamı skm
YanıtlaSilVay be
YanıtlaSilbunun ana fikri ne ya coniler
YanıtlaSilsüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüü
YanıtlaSilghb
YanıtlaSil